ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

DİYARBAKIR SPOR

Güneydoğu’nun dünyaya açılan penceresi. Dicle Nehri’nin suladığı bereketli topraklar... Kesin olarak, ne zaman, kimler tarafından yapıldığı bilinmeyen ve üzerinde 12 medeniyete ait kitabenin bulunduğu tarihi surları ile bir kültür kenti Diyarbakır. Tarih boyunca ünlü bilge ve düşünürleri yetiştirmiş olan Diyarbakır, spor ile 1920’li yıllarda tanışır. Türkiye İdman Cemiyetleri ittifakının kurulması ve Türk Sporunun bu ilk örgütünün tüm Anadolu'ya yayılması, Diyarbakır'da da etkisini göstermiş ve bu etki sonucu yeni yeni kulüpler kurulmaya başlanmış. Diyarbakır’da ilk Amatör spor kulübü, 1920’li yıllarda ünlü düşünür, yazar ve sosyolog Ziya Gökalp'ın
öncülüğündeki Gençlik Derneği'nin bünyesinde kurulur. Ziya Gökalp ve arkadaşları o yıllarda ‘Gençlik Derneği’ adı altında bir dernek kurarlar. Dernekte gençlere yönelik genel kültürel faaliyetler, halk oyunları gibi faaliyetler amaçlanmış, bunun yanında derneğe bağlı olarak bir de “Gençlik İdman Yurdu” adı altında bir spor kulübü kurulmuş. Böylece kentte, çağdaş anlamda ilk resmi spor kulübü kurulmuş olur. Ziya Gökalp'in, 1923 yılında milletvekili seçilip kentten ayrılması ve ardından bir yıl kadar sonra da vefat etmesi üzerine, Gençlik Derneği kapanmış, dernekte faaliyet gösteren gençler, kapanan “Gençlik İdman Yurdu’nun yerine, “Dicle İdman Yurdu” adı altında yeni bir futbol kulübü kurarlar.

Her ilde bir futbol takımı kurulup Türkiye liglerinde yer alması seferberliği, büyük bir hızla devam eder. Diyarbakır elbette ki bunun dışında kalamazdı. Bir il kulübü kurulmasında en zor olan illerin başında kuşkusuz Diyarbakır gelmekteydi. Dicle Gençlikspor, Yıldız Gençlikspor rekabeti Diyarbakır futboluna öylesine hakimdi ki, bu iki kulübün bir çatı altında toplanmasına imkansız gözüyle bakılmaktaydı. Dönemin Belediye Başkanı Nejat Cemiloğlu ve arkadaşları gerekli çalışmaları yapar ve kentteki amatör takım yöneticileri ile görüşürler. Kentin önde gelen iş adamları ile spor adamları birçok kez toplantılar yaparak, profesyonel lige girmek için çaba harcarlar. Nejat Cemiloğlu, Abdurahman Özbek, İzzet Nakışçı, dönemin Genlik Spor Bölge Müdürü Sait
 Dikleli ve beraberindeki heyet, dönemin İl Valisi Ali Rıza Yaradanakul ile görüşür ve profesyonel lige müracaat etmek istediklerini bildirirler. Nejat Cemiloğlu ve arkadaşları, dönemin amatör takımlarından Yıldız Gençlikspor, Ayspor, Dicle Gençlikspor, Karacadağspor ve Ülküspor yöneticileri ile görüşürler. Cemiloğlu ve arkadaşları, Türkiye Futbol Federasyonunun böyle bir karar aldığını ve profesyonel lige katılmak istediklerini anlatırlar. Yıldız Gençlikspor ile Dicle Gençlikspor yöneticilerinden olumlu yanıt alırlar. Ayspor, Ülküspor ve Karacadağspor
kulüplerinden makul müsbet bir yanıt alamazlar. Uzun görüşmelerin ardından Yıldız Gençlikspor ile Dicle Gençlikspor’un birleşmesine karar verilir. Yıldız Gençlikspor yöneticilerinden şu an hayatta olmayan Nihat Önder ve Yunus Tokat ile Dicle Gençlikspor yöneticilerinden ise Şehmus Tatlıcı, Mehmet Deveci ve Nazmi Çakın ile görüşülür ve anlaşma sağlanır. Dicle Gençlikspor hemen olağanüstü kongre kararı alır ve Dilan Sineması’nda ilk olağan kongresini yapar. 5 kişilik bir heyet, divana şöyle bir öneri sunacaktır.
Bu öneri divan tarafından kabul edilir. Bir hafta sonra bu kez Yıldız Gençlikspor kulübü kongre kararı alır ve “Diyarbakırspor’la birleşmek istiyoruz” diye bir öneri sunarlar. Kongreler yapılmış ve gerekli anlaşma sağlanmıştır. Böylece iki ezeli rakip olan Dicle Gençlikspor ile Yıldız Gençlikspor birleşmiş olurlar. Diyarbakırspor, bugün formasında taşıdığı renklerin yeşilini Diclespordan, Kırmızısını ise Yıldızspordan alır. Kulübün amblemi ise, kentle özdeşleşen kale surları ile ünlü karpuzu oluşturur. Bu birleşmenin ardından, Diyarbakır’ın adını taşıyan “Diyarbakırspor” 1968 yılının ilk aylarında kurulma aşamasına gelir ve 24 Haziran 1968 yılında ise resmen kurulmuş olur. 1968 yılında Kulübün başkanlığına dönemin Belediye Başkanı Nejat Cemiloğlu seçilirken, yönetim kurulu ise şu isimlerden oluşur:











1975 yılında Diyarbakırspor’un hasilatlarına borçlarından dolayı temlik konulmuş, ard arda yapılan konğrelerden bir sonuç alınmamıştı. “Diyarbakırspor kapanacak” söylentileri ortalıkta dolaşıyordu. Dönemin gazetecilerinden Ertuğrul Pirinçcioğlu, bu durumu hazmedemez gözyaşları içinde eski yöneticilerden Bahri Osmanoğlu’nun yanına gider. “Diyarbakırspor kapanacak, kendi diktiğimiz fidanı kendimiz koparıyoruz” der. Osmanoğlu bu durumdan çok duygulanmış ve göz yaşlarını gizleyememiştir. Pirinçcioğlu ve Osmanoğlu, Diyarbakırspor’un kurucularından olan Hacı Abdurahman Özbek’i aramaya başlarlar ve Özbek’i bir hahvede otururken bulurlar. Diyarbakırspor’un içinde bulunduğu durumu anlatırlar ve çözüm bulmasını isterler. Özbek kulübün kapanacak olmasından dolayı çok üzülür. Düşünür, düşünür ve gözleri dolar. “Diyarbakırspor’un doğumunda ben vardım... Evladımın ölümüne razı olamam. Hadi çocuklar Ali Kahraman’a gidiyoruz” der. Özbek, Ali Kahraman’dan kulübe sahip çıkmasını, her türlü desteği vermeye hazır olduğunu belirtir.

























1988-1989 sezonu rahmete giden Yaşar Şerbetçi’den boşalan başkanlığa İhsan Özbek, Genel Kaptanlık görevine ise kardeşi Kenan Özbek getiriliyordu. Kulüpteki maddi kriz büyüyor ve Diyarbakırspor her geçen gün küme düşmeye bir adım daha yaklaşıyordu. Özbek kardeşler, babaları Abdurahman Özbek’in kurucusu olduğu takımı kümede bırakmak için tüm güçleriyle çalışıyorlardı. Ligin son iki maçından biri olan Nevşehir deplasmanından alınacak bir puan dahi, kümede kalma yolunda önemliydi. Takım Nevşehir deplasmanından 2-2 lik sonuçla dönüyor ve şansını son maç olan, Mardinspor maçına bırakıyordu. Gerek Mardinspor ve gerekse Diyarbakırspor için bu maç hayati önem taşıyordu. Yenilen takım bir alt lige, yani 3.Lige düşücekti. Ünlü hakemlerden Özcan Oal’ın yönettiği maçı son dakikada gelen penaltı gölüyle 2-1 kazanıyor ve Diyarbakırspor kümede kalmayı başarıyordu.

1989-90 sezonunda Belediye Başkanı Turgut Atalay Başkanlığa, Mehmet Sakin Genel Kaptanlık görevine getiriliyordu. Maddi imkansızlıklar bir türlü bitmek bilmez, sıkıntılar git gide çözülemez boyutlara ulaşıyordu. Atatürk stadyumunun çimlendirilmesinden dolayı takım tüm maçlarını deplasmanda oynamak zorunda kalacaktı. İlk yarı maçlarının ardından Diyarbakırspor, Ligin dibine demir atmış, spor adamları tarafından küme düşmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Diyarbakırspor, İkinci yarı maçlarını kendi sahasında oynamayı planlıyordu. Ancak saha çimlendirmeden dolayı yetiştirilememişti. Türkiye futbol federasyonu ile yapılan görüşmelerin ardından, Diyarbakırspor kalan tüm maçlarını Silvan ilçesinde oynayacaktı. İlk yarı ligin dibine demir atan Diyarbakırspor, ikinci yarı kalan tüm maçlarını kazanmak zorundaydı. Diyarbakırspor, inanılmazı başarıyor ve 10 maç üst üste galip gelerek, kümede kalmayı başarıyordu.





1993-94 sezonuna girilir. Galatasaray ile hazırlık maçı oynayan Diyarbakırspor, sahadan 5-1 yenik ayrılır. Lig başlar, takım kötü neticeler alır ve takım kümeye düşme potasına her geçen gün biraz daha yaklaşır. Sezonun sonlarına doğru İskenderunspor’a 3-2 yenilen Diyarbakırspor’u 3.lige düşme korkusu sarar. Ancak İskenderunspor’un cezalı oyuncu oynatmasından dolayı Diyarbakırspor hükmen galip sayılır. ligin son maçı olan Muşspor maçını kazanan Diyarbakırspor, kümede kalmayı başarır.Yeni sezonda aday olmayacağını açıklayan Mehmet Sakin, gönül verdiği Diyarbakırspor’dan ayrılıyordu. Yönetimde yaşanan kriz nedeniyle zor günler geçiren Diyarbakırspor, yine yönetimsiz kalıyordu. Kentin önde gelen işadamları bir dizi toplantılar yapıyor ve çözüm önerileri arıyordu. Sonunda 50 işadamı Büyük Kervansaray oteli toplantı salonunda biraraya geliyor ve Diyarbakırspor için yeni hedefler belirliyorlardı.


1995-1996 sezonunda Mehmet İpek başkanlığında Diyarbakırspor yine play-off’a kalıyor ve Ankara’da oynanacak olan ekstra play-off maçılarına sıkı bir şekilde hazırlanır. Kent nefesini tutmuş ve Ankara’dan gelecek olan mutlu haberi bekliyordu. Televizyonların canlı olarak ekrana getirdiği maç, Türkiye’deki bütün futbol severleri ekrana kilitlemişti. Kuşkusuz herkes Diyarbakırspor’un kazanmasından yanaydı. Maç büyük bir çekişme içinde geçiyordu. Diyarbakırspor bir çok kez girdiği net gol pozisyonlarından yararlanamıyor ve maç uzatmalara gidiyordu. Yeşil kırmızılı takım, Uzatma dakikalarında yediği şansız bir golle Zeytinburnuspor’a 1-0 yeniliyordu. Güçlü bir yönetime ve futbolcuya sahip Diyarbakırspor 1. Lig kapısından geri dönüyordu.








Kısa bir süre başkanlıkta kalan Ali İhsan Kaya, yönetimde yaşanan krizin ardından görevinden istifa ettiğini açıklar. Görev yaptığı kısa zaman içinde Diyarbakırspor’a çok şey veren Kaya, her zaman Diyarbakırspor’un hizmetinde olacağını belirtir ve Diyarbakırspor kulübünden ayrılır. Kaya’dan boşalan kulüp başkanlığına tekrar Mücahit Can getirilir. 3 yıl 1.Ligde mücadele eden Diyarbakırspor, bu dönemlerde yönetim sorunu yaşar ve sık sık yönetim değişikliğine gider. Yaşanan tüm olumsuzluğa rağmen, Diyarbakırspor, oynadığı 34 maçta 9 galibiyet, 9 beraberlik ve 16 mağlubiyet alır. Attığı 34 gole karşın kalesinde 47 gol görür. Kümeye düşen rakiplerinden 1 puan farkla süper Ligde kalmayı başarır. Kuşkusuz Mücahit Can ve yönetiminin göstermiş olduğu başarı uzun yıllar konuşulacaktır.